1 Yönetim Dersi… Osman Efendi…

Sanıyorum eğitmenlikten gelme bir alışkanlıktan olsa gerek, bir konuyu ve/veya vermek istediğim mesajları direkt söylemek yerine, düşündürtecek şekilde teşbihle veya bir hikaye ile, fıkra ile anlatmayı tercih ederim. Zira bu durumda; hem karşıdaki öğrenciyi sıkmadan vermek istenilen mesaj verilirken, aynı zamanda karşıdaki kişiyi düşünmeye sevkettiği için tercih ettiğim bir durumdur.

Google‘ da konuya ilişkin bir çok hikaye bulmak mümkün. Sonuç olarak ta, Yazılar Bölümünde yayınladığım aşağıdaki hikaye her ne kadar net ten alıntı olsa da, yönetimsel manada verdiği mesajlarla oldukça beğendiğim bir hikayedir.

O halde buyurun:

Osman Efendi bir sabah müthiş bir baş ağrısıyla uyanır. Öncesi basit bir ağrı zanneder. İlaç alır geçmez. Bir iki gün bekler, ağrı devam eder. Doktor çağrılır. Doktor muayene eder, ağrı kesiciler verir, gider. Ancak bir faydası olmamıştır. İstirahat eder olmaz, uyumaya çalışır başaramaz.

Bunun yanında baş ağrısı artarak sürer. Üstüne üstlük baş ağrısı yanı sıra gözleri de yaşarmaya başlar. Başka doktorlar çağrılır… Lakin yapılan muayeneler, verilen ilaçlar kar etmemektedir. Ne yapılırsa yapılsın, baş ağrısı ve göz yaşarması bir türlü geçmemektedir.

Osman Efendi Uşak’ın ileri gelenlerindendir ve oldukça zengindir. Ağrıyı kesene servet vaat eder. Doktorların hiçbiri ağrıyı durduramadığı gibi sebebini de bulamaz. Ev halkı birbirine karışır. Baş ağrısından geceleri uyuyamayan Osman Efendi’ yi İstanbul’ a götürmeye karar verirler.

İstanbul’ da en iyi doktorlar seferber olur. Röntgenler, beyin tomografileri çekilir, testler yapılır… Görünüşe bakılırsa turp gibidir. Görünüşte bu şikayetlere yol açabilecek hiç bir sebep gözükmemektedir.

Oysa dayanması gittikçe zorlaşan baş ağrısı ve gözyaşları hayatı çekilmez hale getirmiştir.  Ağrı kesici iğnelerle zor ayakta durduğu için bu defa da apar topar yurtdışına götürülür. O devirde Amerika değil İsviçre modadır ve Zürih’ e gidilir. Haftalarca hastanede kalınır, onlarca profesör konsültasyon yapar, testler tekrarlanır. Ancak görünüşte İstanbul’ daki gibi bir sebep bulunamaz.

Sonuç:

Teşhis konulamaz. Artık yerinden kalkamayan hastaya ağrı kesici iğneler verilir, altmışlarını süren adamın ülkesine dönüp “dinlenmesi”, daha doğrusu son günlerini evinde geçirmesi tavsiye edilir.

Hasta bitkin, aile perişan. “Kader” denilir, Uşak’ a dönülür. Yayla evinde bir odaya yatırılır ve ağrı kesici iğnelerle ölümü beklemeye başlar. Tabii, verilen hiç bir ilaç, iğneler, haplar hiç bir işe yaramamaktadır. Masajlar yapılır, tütsüler koklatılır ama nafile, azalma olmadığı gibi ağrılar git gide artar. Bu arada vaat hala geçerlidir. Hatta bağışlayacağı serveti daha da artırmıştır.

Hasta bir yandan ağrılarla boğuşurken, bir yandan da moralmen çökmüştür. Artık kendisini yavaş yavaş ölüme hazırlamaya başlar.

**

Bir Yönetim Dersi - Osman Efendi
Kıl Dönmesi

Bir gün, hastanın keyfi gelsin diye, eski berberi “Berber Mehmet” çağrılır. Berber yataktan kalkamayan hastayı tıraş ederken, adamcağız derdini anlatır ve ölümü beklediğini söyler.

Berber Mehmet bir an düşünür. “Beyim” der, “Sakın sizin burnunuzda kıl dönmüş olmasın?

Bir bakar, “Hah işte” der.  “Kıl dönmüş.

**

Hastanın şaşkın bakışlarına aldırmaksızın çantasından cımbızı kaptığı gibi kılı çeker. Ev halkı hastanın köyü ayağa kaldıran çığlığıyla odaya koşar.

Berber Mehmet, Osman Efendi’ nin elinden zor alınır ve cımbızın ucunda tuttuğu yirmi santimlik kılla kapı dışarı edilir. Berber Mehmet zor kaçmıştır.

Osman Efendi’ nin kanayan burnuna pansumanlar yapılır, kolonyalar koklatılır ve yaşlı adam tekrar yatağına yatırılır. Çektiği acıyla derin bir uykuya dalar.

**

Ertesi sabah Osman Efendi aylardır ilk defa rahat bir uykudan uyanır.  Gözlerinin yaşarması geçmiştir. Baş ağrısından ise eser kalmamıştır. Kendisini gayet zinde hissetmektedir.

**

Dönen kılın sinire yürüyüp gittikçe uzayarak dayanılmaz ızdıraplara yol açtığını doktorlar ancak o zaman keşfeder.  Çözümün bu kadar basit olabileceği kimsenin aklına gelmemiştir. Sapasağlam ayağa kalkan Osman Efendi, Berber Mehmet’ i çağırtır. Bir gün önce kendisini zor kurtaran Berber Mehmet, zorla bağ evine getirilir. Osman Efendi ona bir servet bağışlar.

Şimdi bu gerçek hikâyeyi niye anlattık? Ne gibi çıkarımlar yapmalıyız?

  • Berber Mehmet Efendilerin de fikirleri var, dinlemek gerek.
  • Liyakat ve tecrübe önemlidir.
  • Bazen büyük sorunların çok basit çözümleri olur.
  • Burnundan kıl aldırmayanların başı çok ağrıyabilir.

– Alıntı –

0 0 oy
İçerik Kalitesi
  • Okumuş olduğunuz içeriği beğendiyseniz ve faydalı bulduysanız,aşağıdaki paylaşım kanallarında paylaşabilirsiniz.
  • İçeriği ve içerik kalitesini beğendiyseniz, sağ altta yer alan butona bir “like” bırakabilirsiniz.
  • Ayrıca yorumlarınızla katkı sağlarsanız minnettar olurum.
Facebook
X
LinkedIn
[wp_ulike]
guest

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

0 Yorum
En eski
En yeni En Çok Oylanan
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüle
0
Düşüncelerinizi öğrenmek isterim, lütfen yorum yapın.x